fare-beyinlerinde-koku-ve-iitmenin-etkileimi-aratrmas

Fare Beyinlerinde Koku ve İşitmenin Etkileşimi Araştırması

Bir akşam yemeğinde olduğunuzu hayal edin, ancak yemek pişerken kokuyu alamıyor ya da akşam yemeği çanını duyamıyorsunuz. Bir rüya gibi değil mi? Peki, öyle olmasaydı?

Dünyayı tecrübe ettiğimizde ve insanlarla etkileşimde bulunduğumuzda, tüm duyularımızı kullanırız. Bu hem hayvanlar için hem de insanlar için geçerlidir.”
Profesör Stephen Shea, Cold Spring Harbor Laboratuvarı

Ancak, bu durum her zaman otizm gibi gelişimsel bozukluklarda geçerli değildir. Bu tür durumlar, beynin gelen bilgileri nasıl işlediğini etkileyebilir ve konuşmaları, randevuları ve diğer kişiler arası etkinlikleri yönlendiren sosyal ipuçlarını yorumlamayı zorlaştırabilir.
Bu sinyallerin beyinde nasıl karıştığı ve birbirini nasıl etkilediği tam olarak anlaşılmamaktadır. Bu konuda bilgi edinmek için Shea ve yüksek lisans öğrencisi Alexander Nowlan, annelik davranışı olan yavru alma sırasında fare beyinlerinde koku ve işitmenin nasıl etkileşime girdiğini izledi. Bu aktivite yalnızca annelere özgü değildir. Üvey anneler ve bebek bakıcıları tarafından da öğrenilebilir.
“Shea açıklıyor: “Yavru alma, anneler veya bakıcılar için en önemli şeylerden biridir. Yavruyu koklama ve işitme yeteneği gerektirir. Eğer bu iki şey de önemli ise, bu durum beyinde bir yerlerde birleşiyor olabilir. Bulduğumuz ilginç şeylerden biri, bazal amigdala (BA) adı verilen bir konumdan bir projeksiyon olduğunu söyledi.”
Farelerde ve insanlarda, BA öğrenme ve sosyal ve duygusal sinyalleri işlemede rol oynamaktadır. Ekibin bulduğu gibi yavru alma sırasında, BA nöronlarının koku sinyallerini beyin işitme merkezi olan işitme korteksine (AC) taşıdığını gördüler. Orada gelen ses sinyalleriyle birleşiyorlar ve gelecekteki seslere-örneğin yavruların çığlıklarına-yanıtı etkiliyorlar. Şaşırtıcı bir şekilde, Shea’nın ekibi annelerin koku sinyallerine erişimini engellediğinde, yavru alma tepkilerinin neredeyse tamamen çöktüğünü gördü.
Shea: “AC’ye ulaşanın BA nöronlarından gelen sosyal-duygusal sinyaller olduğunu düşünüyoruz. Bu işlem otizm ve nörodejeneratif durumlarda bozulabilir. Bu davranışta birçok beyin bölümünün yer aldığını ve çok zengin bir şekilde kontrol edildiğini düşünüyoruz.”
Shea’nın laboratuvarı şimdi bu beyin bölgelerinin birbirleriyle nasıl bağlandığını ve etkileşime geçtiğini araştırıyor. Çalışmaları, otizmin bir kişinin sosyal ipuçlarını yorumlama yeteneğini nasıl etkileyebileceğine dair daha iyi bir anlayışa yol açabilir. Ancak bu sadece başlangıç.
“Duyma sürecinin, duygu süreçlerinin doğrudan etkileşime girmesine izin veren bir sinirsel devre bulduğumuz fikri beni çok heyecanlandırıyor,” diyor Shea. Bu konuda yalnız değil. Araştırması, insanoğlunun en eski sorularından birine cevaplar sunabilir. Duyularımız nasıl birbirimizle bağlantı kurmamıza ve dünyayı deneyimlememize yardımcı oluyor?
Kaynak: Journal reference:Nowlan, A. C., et al. (2024). Multisensory integration of social signals by a pathway from the basal amygdala to the auditory cortex in maternal mice. Current Biology. doi.org/10.1016/j.cub.2024.10.078.

İnsanlık İçin Bilinmeyen Bir Kapı Açılıyor

Bir akşam yemeğinde kokuyu alamamak ya da işitme yeteneğini kaybetmek ne kadar zor olurdu, değil mi? Bu durumu düşündüğünüzde insanların ve hayvanların yaşamlarını nasıl etkileyeceğini hiç merak ettiniz mi? Profesör Stephen Shea ve ekibinin yaptığı araştırma, beyindeki karmaşık etkileşimlerin anlaşılmasına ışık tutuyor.

Özellikle otizm gibi gelişimsel bozuklukların sosyal etkileşimleri nasıl etkilediğini anlamak, insan ilişkileri ve sosyal etkinlikler üzerinde derin bir etkiye sahip olabilir. Shea’nın yaptığı çalışma, duygusal süreçlerin algıya doğrudan nasıl etki edebileceğini göstererek, bilim dünyasında heyecan yaratıyor.

Bu araştırma, insanların birbirleriyle nasıl bağlantı kurduklarını ve dünyayı nasıl deneyimlediklerini anlamaya yönelik büyük bir adım olabilir. Sizce, duyularımızı kullanarak sosyal sinyalleri nasıl yorumluyoruz? Bu sorunun cevabı, Shea ve ekibinin çalışmalarıyla birlikte yaklaşabilir.