İsveçli araştırmacılar, erken doğan bebeklerde ağrının iyileştirilmesi için geliştirilmesi gerekenlerin altını çiziyor. PAIN dergisinde yayımlanan bir araştırma, bu hassas yeni doğanlarda ağrının yaygınlığı, nedenleri ve tedavisi konusunda ışık tutuyor. Araştırmacılar, dört yıldan fazla detaylı veri kullanarak bakım eksikliklerini vurguladı ve daha iyi ağrı yönetimi için yollar önerdi.

### Erken Doğan Bebeklerde Ağrı ve Etkileri

Her yıl, milyonlarca erken doğan bebek, erken gelişimleri nedeniyle benzersiz zorluklarla karşı karşıya kalıyor. En endişe verici olanı, onların hassas sinir sistemleri nedeniyle tıbbi işlemlerle ilişkili risklerin artmasıdır. Araştırmalar, kritik gelişim aşamalarında tekrarlanan ağrı maruziyetinin beyin gelişimini bozabileceğini ve uzun vadeli bilişsel, psikolojik ve fiziksel zorluklara yol açabileceğini gösteriyor. Şu anda, neonatal bakım, bu riskleri azaltmaya odaklanmış olmasına rağmen, erken doğan bebeklerde ağrıyı değerlendirmek özellikle zor olabilir. Ancak, mevcut araştırmalar, yeni doğanlardaki ağrıya ilişkin daha geniş bir anlayış yerine genellikle izole işlemlere odaklanmaktadır. Ayrıca, aşırı derecede erken doğan bebekler bu tür çalışmalarda yeterince temsil edilmemektedir. Bebeklerdeki ağrıyı daha iyi anlamak, neonatal bakımı geliştirmek ve bu hassas nüfusa ilişkin olumsuz sonuçları en aza indirmek için önemlidir.

### İsveç Çalışması ve Bulguları

Bu İsveç kohort çalışması, 22 ila 31 hafta arasında doğan çok erken doğan bebeklerde ağrı yaygınlığını, nedenlerini, değerlendirmesini ve tedavisini analiz etti. Araştırma, 2020 Ocak ile 2024 Haziran arasında hastanelerden taburcu olan 3,686 bebekten elde edilen verilere dayanıyordu ve toplamda 185.000 günlük neonatal bakımı kapsıyordu. Araştırmacılar, ağrıya maruz kalma koşulları ve işlemleri, ağrı değerlendirme araçlarının kullanımını ve farmakolojik müdahaleleri içeren çok boyutlu neonatal ağrıyı odaklandılar. Ağrı değerlendirmesi, gözlemlenebilir davranışlar ve tıbbi işlemlere dayanarak, neonatal bakım personeli tarafından günlük olarak belgelendi. Çalışma, solunum desteği, ventilatör tedavisi, trakeal entübasyon, cerrahi müdahaleler ve cilt delmeleri gibi potansiyel olarak ağrılı işlemleri analiz etti. Ayrıca, gebelik yaşı ve doğum sonrası yaş verileri, ağrı yaygınlığı ve yönetim stratejilerindeki trendleri belirlemek için kullanıldı. Bebekler, ağrı deneyimleri ve tedavi yaklaşımlarındaki farklılıkları değerlendirmek için iki haftalık gebelik aralıklarına kategorize edildi. Ayrıca, araştırmacılar, gestasyonel yaşla ilişkili olarak topikal, oral, kas içi ve intravenöz yöntemler de dahil olmak üzere farmakolojik tedavilerin yaygınlığını incelediler. Çalışma, neonatal ağrı modellerini görselleştirmeyi ve klinik uygulamalardaki boşlukları tanımlamayı amaçladı. Bununla birlikte, her bildirilen gün için ağrının süresini veya şiddetini belirlemedi, çünkü bakıcılar sadece son 24 saat içinde bir bebeğin ağrı yaşayıp yaşamadığını cevapladı.

### Ana Bulgular ve Sonuçlar

Araştırma, erken doğan bebeklerin sık sık ağrı yaşadığını doğruladı. Çalışma, ağrılı işlemlere maruz kalan çok erken doğan bebeklerin (%90) çoğunun, doğumdan sonraki ilk ay boyunca neredeyse günlük ağrılı müdahalelere ihtiyaç duyduğunu buldu. Ancak, ağrı belgeleri önemli ölçüde daha düşüktü, bu bebeklerin sadece %45’inin ağrı yaşadığı bildirildi – neonatal bakımda ağrıyı tanıma ve kaydetme konusunda zorluklar olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar ayrıca, en küçük bebeklerin, en ağrılı işlemlere maruz kalmalarına rağmen, morfin tedavisinin en düşük oranına sahip olduğunu gözlemledi, muhtemel yetersiz tedavi endişeleri yarattı. Sağlık profesyonelleri ağrıyı en aza indirmeyi hedeflese de, çalışma bulguları, mevcut ağrı giderme stratejilerinin en hassas bebekler için tamamen etkili olmayabileceğini göstermektedir. Ağrı değerlendirmesi tutarsızlığını korumaktadır. Çalışma, bakıcıların günlük ağrı değerlendirmelerini kaydettiğini, ancak kullanılan özel ölçeklerin ve yeni doğanlardaki ağrıyı değerlendirmedeki etkinliklerinin iyileştirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Basın açıklaması, ağrının uygun şekilde tanınmasını ve tedavi edilmesini sağlamak için daha iyi derecelendirme ölçekleri ve fizyolojik tekniklerin gerekliliğini vurgulamaktadır. Ayrıca, bulgular, ağrı yönetiminde bölgesel ve zamansal farklılıkları ortaya koymuş ve daha büyük sağlık bölgelerinin daha yüksek ağrı yaygınlığı ve tedavi oranları bildirdiğini göstermiştir. Çalışma, etkili ağrı yönetimi için özelleştirilmiş, gestasyonel yaşa özgü stratejilerin önemini vurgulamıştır. Sonuç olarak, çalışma, çok erken doğan bebeklerin yaşadığı yaygın ağrıyı ve ağrı değerlendirmesi ve tedavisindeki tutarsızlıkları vurgulamıştır. Neonatal bakımdaki ilerlemelere rağmen, tanınmayan ağrıyla ilişkili uzun vadeli gelişimsel ve sağlık risklerini azaltmak için standart, gestasyonel yaşa özgü protokollerin oluşturulmasını talep etmektedir. Gazeteci ve yazar Linda Geddes’in dediği gibi, “Erken doğan bebeklerin ağrıları, duyarlılık ve dikkatle ele alınmalıdır.” Bu araştırma, bu hassas nüfusun refahı için daha iyi bir gelecek sağlamak adına önemli bir adım olabilir.

Referanslar:
Graham, H., Razaz, N., Håkansson, S., Blomqvist, Ylva Thernström, Johansson, K., Persson, M., Nyholm, A., & Norman, M. (9900). Pain in very preterm infants—prevalence, causes, assessment, and treatment. A nationwide cohort study. PAIN. doi:10.1097/j.pain.0000000000003528. https://journals.lww.com/pain/fulltext/9900/pain_in_very_preterm_infants_prevalence,_causes,.802.aspx.