Hamilelikte Psikososyal Stres, Doğumdan Sonra Kan Basıncını Yükseltebilir: İşte Detaylar

Hamilelik döneminde yaşanan psikososyal stres, doğumdan sonraki ilk yıl içinde kan basıncını yükseltebilir. Keck School of Medicine of USC’den gelen araştırmaya göre, hamilelik sırasında daha yüksek algılanan stres ve depresif belirtiler raporlayan annelerin, doğumdan sonraki dört yıl boyunca daha yüksek kan basıncına sahip olma olasılığı bulunmaktadır.

Hypertension dergisinde yayımlanan ve Ulusal Sağlık Enstitüleri tarafından desteklenen bu araştırma, hamilelik sırasında daha yüksek stres ve depresif belirtiler raporlayan annelerin, doğum sonrası ilk yıl içinde daha yüksek kan basıncına sahip olabileceğini inceledi. Bulgular, hamilelik sırasında daha yüksek stres ve depresif belirtilerin, doğum sonrası ilk yıl içinde daha yüksek kan basıncı ile ilişkilendirildiğini gösterdi, ancak ilişkiler sonrasında azaldı.

Hamilelik, kadınların farklı fizyolojik değişiklikler yaşadığı karmaşık bir dönemdir. Bu çalışma, kadınların yaşamlarını ve doğum sonrası sağlıklarını nasıl etkilediğini anlamak için doğum sonrası sağlık araştırmalarına dayanmaktadır.

Araştırmanın baş yazarı ve Keck Tıp Fakültesi Halk Sağlığı ve Kamu Sağlığı Bilimleri Bölümü’nden üçüncü sınıf doktora öğrencisi Noelle Pardo, “Hamilelik, kadınların uzun vadeli kardiyovasküler sağlıklarını belirlemede önemli olabilir. Benzer şekilde, farklı maruziyetlerin hamilelik sırasında kadınlara gelecekteki kardiyovasküler riski nasıl iletebileceğini belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır,” diyor.

Araştırma, özellikle Hispanik kadınlardan ve Los Angeles’ta yaşayan düşük gelirli katılımcılardan oluşan MADRES hamilelik kohortundan 225 annenin verilerini içeriyordu. Hispanik kadınlar yüksek kardiyovasküler risk taşımakta ve psikososyal streslerin kötü kardiyovasküler sağlıkla ilişkili olduğuna dair artan kanıtlar bulunmaktadır. Bu, ABD’deki kadınların ölümünde önde gelen bir neden olan kardiyovasküler sağlığın birincil nedenlerinden biridir.

Noelle Pardo, prenatal psikososyal stresin yanı sıra prenatal mahalle sosyal uyumunun doğum sonrası hipertansiyon riski için koruyucu bir faktör olup olmadığını inceledi. Bu, bir hamile kadının toplumunda yaşadığı bağlantı ve güven duygusunu ifade eder. Bulgularına göre, uyumu teşvik eden sosyal yapılar, hamilelik boyunca ve doğum sonrası döneme kadar pozitif bir etkiye sahip olabilir ve daha düşük kan basıncı ile ilişkilendirilebilir.

Noelle Pardo’ya göre, anne sağlığı araştırmalarının çoğu genellikle hamilelik sonuçlarına odaklanmış olup, doğumdan sonra annenin sağlığını araştırmak için sınırlı çalışmalar bulunmaktadır. Ancak sonuçları, hamilelik kökenli durumları tanımlamak açısından bu araştırmanın ne kadar önemli olduğunu göstermiştir.

Bu çalışmanın gerçek dünya uygulaması, hamile popülasyondaki savunmasız bireylerin tanımlanmasını ve stresi ve depresif belirtileri azaltmak için müdahaleler sunmayı gerektirir. Benzer şekilde, daha yüksek prenatal stres yaşayan anneler arasında ek hipertansiyon taramalarının sağlanması, doğumdan sonra kadınların sağlığını izlemenin önemini vurgular.

Noelle Pardo, “Prenatal psikososyal stresin ve 4 yıl boyunca postpartum kan basıncı” arasında ilişki bulunmaktadır. Hypertension. doi.org/10.1161/hypertensionaha.124.23979.

Bu makaledeki bilgileri sağlayan kaynaklar: Tıbbi Araştırma Haberleri | Kadın Sağlığı Haberleri
Etiketler: Kan, Kan Basıncı, Sağlık Eşitsizlikleri, Anne Sağlığı, Tıp, Hamilelik, Prenatal, Halk Sağlığı, Araştırma, Solunum, Stres, Kadın Sağlığı

Hamilelikte psikososyal stresin doğum sonrası kan basıncına etkilerini merak edenler için bu detaylı inceleme, önemli sağlık bilgileri sunuyor. Araştırmanın sonuçları, kadınların hamilelik sırasındaki stres düzeylerinin, doğum sonrası sağlık durumlarını nasıl etkileyebileceğini açıkça ortaya koyuyor. Bu bulgular, hamilelik sürecinin kadınların uzun vadeli sağlık durumunu belirlemede ne kadar kritik olduğunu gösteriyor. Araştırmanın yazarı Noelle Pardo’nun öncü çalışması, hamilelik dönemi ve sonrasında sağlık risklerini anlamak için önemli bir adım olarak değerlendirilmelidir.